Cinsel Disfonksiyonlar

Cinsel Disfonksiyonlar

Nedir, Ne kadar yaygındır?

Doğum sonrası depresyon (postpartum depresyonu), kaygı, stres, ilişki sorunları, geçmiş deneyimler, pelvik taban bozuklukları, ilaçlar ve bazen hormonal değişiklikler kadının cinsel ilişkiye olan ilgisini azaltabilir. Cinsel ilgi/uyarılma bozukluğunu kadının sorunu tanımlamasına ve belirli kriterlere göre ilgili hekim tarafından teşhis edilir.

Doğum sonrasında genellikle yorgunluğa bağlı olarak kadınlarda geçici durumdan kaynaklı olarak cinsel ilgide azalma meydana gelebilir. Bu durum genellikle yaygın olmakla beraber geçici bir durumdur. Buna karşılık, cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu, cinsel aktiviteye olan ilginin ve cinsel uyaranlara verilen yanıtın daha uzun süre azalmasına veya hiç olmamasına ve kadının yaşı ve cinsel ilişkinin süresine göre beklenenden daha fazla azalmasına neden olur. Cinsel ilgi eksikliği ve cinsel olarak uyarılamama, ancak kadını rahatsız ediyorsa bir bozukluk olarak tanımlanabilir.

Duygusal durumların yanı sıra doğum sonrası pelvik taban kas sisteminin yapısal bozuklukları da kadınlarda cinsel disfonksiyonların bir nedeni olarak gösterilebilmektedir. Kadının doğum sonrası idrar kaçırmaya başlaması cinsel birliktelik esnasında da kaçırmanın olabileceği düşüncesi kadını cinsel ilişkiden uzaklaştırabilmektedir. Bu tarz fizyolojik temelli sorunlardan kaynaklı cinsel disfonksiyonlar müdahale edilmediğinde kişiyi psikolojik olarak da etkilemeye başlayabilir.

Doğum sonrası cinsel işlev bozuklukları için risk faktörleri şu şekilde sınıflandırılabilir:

  • Doğum sırasında meydana gelen duygusal ve/veya fiziksel travmalar: Sezaryen kesileri ve vajinal doğum sırasında kullanılan forseps, vakum gibi yardımcı ekipmanlar ve epizyotomiden kaynaklanan pelvik tabandaki yaralanmalar vajen çevresinde hassasiyete neden olabilir.  Karın ve pelvik tabandaki ağrılı hassas bölgeler kadını cinsel uyarılmadan uzaklaştırabilir.
  • Emzirme: Emzirme sırasında östrojen seviyeleri düşüş olduğundan vajina kuruyarak cinsel ilişkisi sırasında rahatsız hissettirebilir. Bu durum genitopelvik ağrı/penetrasyon bozukluğu ile devam edebilir.
  • Psikolojik ve sosyal stresler: Aile rolleri ve ilişkilerdeki değişiklikler, uyku bozukluğu, yeni doğan sağlık sorunları ve/veya kilo alımı stresi artırarak cinsel hayattan uzaklaşmaya sebep olabilir.
  • Doğum sonrası depresyon: Depresyonda olmak cinsel işlev bozukluğuna neden olabilir.
  • Pelvik ağrı: Doğum sonrası stabilitesi bozulmuş pelvik eklemler ağrıya neden olarak, cinsel işlev bozukluğuna sebep olabilir.
  • Pelvik taban disfonksiyonları: İdrar ve/veya dışkı kaçırma, pelvik organ prolapsusları, kadında öz güven kaybına neden olarak cinsel ilişkiden uzaklaşmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra vajen kaslarında meydana gelen tonus kaybı kişinin cinsel isteksizliğine sebep olabilir.

Doktorlar cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu tanısını kadının geçmişine ve sorunun açıklamasına ve Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5) kriterlerine dayandırır. Bu kriterler, aşağıdakilerden en az üçünün olması gerekir:

  • Cinsel aktiviteye ilgi azlığı
  • Cinsel aktivitenin başlatılması ve bir partnerin başlatılmasına yanıt verememe
  • Hemen hemen tüm cinsel aktivite sırasında heyecan veya zevk duymama
  • Cinsel veya erotik fanteziler veya düşüncelerde eksiklik
  • Cinsel aktivite sırasında genital bölgede veya başka bir yerde fiziksel duyumlarda azalma
  • Yazılı, sözlü veya görsel cinsel uyaranlara tepki olarak uyarılmama

Bu belirtiler en az üçünün 6 aydır mevcut olması ve kadında önemli bir sıkıntıya neden olması gerekmektedir. Şayet cinsel aktivite sırasında penetrasyon (birleşme) ağrıya neden oluyorsa ilgili hekim tarafından pelvik muayene yapılmalıdır.

Altta yatan sebep belirlendikten sonra uygun çözüm yöntemleri planlanmalıdır. Duruma neden olan ne kadar fazla sebep var ise programa dahil olacak ekip de o kadar çeşitlenmektedir. Şayet durum çok yönlü bir müdahale ile  çözümlenecek bir haldeyse multidisipliner bakış açısıyla planlanması oldukça önemlidir. Dolayısıyla pelvik taban fizyoterapistleri, pelvik taban kaslarında yer alan disfonksiyonun müdahalesinde önemli rol oynamaktadır.

Cinsel disfonksiyon iyileşme sürecinde danışan eğitimi, bireysel veya partner katılımı ile gerçekleştirilen cinsel terapiler, jinekolojik, endokrinolojik ve nörolojik yaklaşımlar; farmakolojik yaklaşımlar, lubrikanı sağlayan kremler ve jeller, sakral nöromodülasyonlar ve pelvik taban rehabilitasyonu gibi pek çok seçeneği içinde bulundurur.

Kas-iskelet sistemini etkileyen durumlar cinsel fonksiyonları etkilediği unutulmamalıdır. Şayet altta yatan problem pelvik taban kaslarından ve çevresindeki yapılardan kaynaklanıyorsa mutlaka pelvik taban fizyoterapistinin de içerisinde bulunduğu profesyonel bir ekip tarafından müdahale edilmelidir.

Öncelikli olarak şubelerimize başvuran her danışanımızdan alanında uzman ve tecrübeli bir ekip tarafından ayrıntılı bir hikâye alımı ve fizik muayene gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda danışanlarımızın pelvik taban kaslarının kuvveti ve işleyiş mekanizmaları pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra danışanımızın pelvik taban kasları ile bağlantılı olan core kaslarını, solunum kaslarını ve postürlerini de değerlendirip kişiye özgü egzersiz programımızı hazırlıyoruz.

Pelvik taban fizyoterapistleri tarafından uygulanan ilk seansımızda danışanlarımıza pelvik taban sağlığı hakkında eğitim veriyoruz. Eğitim seansı içerisinde günlük yaşam alışkanlıkları, tuvalet alışkanlıkları, beslenme alışkanlıkları ve de izlenecek olan yol haritası hakkında bilgilendirmeler ve düzenlemeler yer almaktadır. Takiben ikinci seansımızda ise yine pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından uygulanan pelvik taban kas rehabilitasyonuna başlıyoruz. Uyguladığımız pelvik taban kas rehabilitasyon seanslarında solunum egzersizleri, manuel terapi yaklaşımları, elektroterapi uygulamaları, biofeedback eşlikli pelvik taban kas eğitimi ve klinik egzersiz yaklaşımlarından oluşan kombine fizyoterapi yaklaşımlarını kullanıyoruz. Danışanımızın pelvik taban kaslarını fark etmesi ve doğru çalıştırabilmesi için birebir kas eğitimini desteklemek amacıyla teknolojik ekipmanları seanslarımıza dahil ediyoruz.

Seansların gidişatı, kişinin ihtiyacına yönelik olarak şekillenmekle birlikte danışanın kaç seans alacağı ve seansların ne kadar uzun süreceği danışanın  sürece olan cevabının durumuna göre değişmektedir. Rehabilitasyon merkezli yaklaşımımızın “kişiye özel” olmasına çok önem veriyor o nedenle her danışanımıza özel bir yaklaşım sunuyoruz. Başarı oranlarımızın bu denli yüksek ve kalıcı olmasını da bütüncül yaklaşım anlayışımıza borçluyuz.

Pelvik tabana bağlı cinsel disfonksiyonlar müdahale edilmediği takdirde yanına mesane ve bağırsağı da etkileyen sağlık durumlarını da eklenerek, iyileşmesi daha karmaşık bir hal almaktadır. O nedenle pelvik taban disfonksiyon kökenli cinsel disfonksiyonlar, pelvik taban fizyoterapistlerinin de içerisinde bulunduğu multidisipliner bir ekip tarafından müdahale edilmelidir.