Dismenore (Adet Ağrısı)

Dismenore (Adet Ağrısı)

Nedir, Ne kadar yaygındır?

Dismenore yani ağrılı adet görme; adet dönemlerinde yaşanan, kadınlar arasında sık görülen, sağlık, sosyal, ekonomik ve psikolojik etkileri de olan jinekolojik bir rahatsızlıktır. Dismenorenin görülme sıklığında toplumlar arası farklar olmakla birlikte üreme çağındaki kadınların %45 ile %93’ünü etkilediği ve ergenlerde bu oranın daha yüksek olduğu bildirilmektedir.

Dismenore; primer ve sekonder dismenore olarak ikiye ayrılmaktadır. Primer dismenore, anatomik olarak herhangi bir ek bulgu eşlik etmediği halde menstrüal döngü sırasında yaşanılan sebebi belli olmayan bir ağrıdır. Sekonder dismenore ise üreme sistemi içerisinde veya pelvik yerleşkeyi oluşturan organları etkileyen endometriozis (çikolata kisti), adenomiyozis ve pelvik inflamatuar rahatsızlık gibi durumların sonucu olarak görülen ağrıdır.

Primer dismenorede eşlik eden bir bulgu olmaksızın ağrı görülürken; sekonder dismenorede ise altta yatan birçok rahatsızlığa ek olarak ağrı görülebilir. Bu rahatsızlıklar endometriozis (çikolata kisti), adenomiyozis gibi rahim duvarını etkileyen anormal doku değişikliklerine bağlı olabilir.

Rahmin iç tabakasındaki prostaglandin ve lökotrien yolaklarındaki aktivite rahim kasılmalarındaki artışa neden olduğu düşünülmektedir.

Erken adet görme, uzun adet dönemleri, yoğun kanama, sigara kullanma ve aile öyküsü primer dismenorenin risk faktörleri arasında bulunmaktadır.

  • Regl ile veya hemen öncesinde başlayan 12-72 saat devam eden tekrarlayan kramp tarzı ağrıyla karakterizedir.
  • Karnın alt kısmında, leğen kemiğinin arkasında bele ve bacaklara yayılan ağrılar görülebilir.
  • Duygu durum değişiklikleri
  • İştahsızlık
  • Baş ağrısı
  • Mide bulantısı
  • İshal
  • Ödem

Öncelikle kişi bir hekim muayenesinden geçerek tanı alması gerekir. Tanı için ayrıntılı hikaye alındıktan sonra ultrason gibi çeşitli görüntüleme teknikleri kullanılır. Hormonal değişimlerin saptanması için kan testi bakılabilir. Gerekli görülen bireylerde smear testi gibi internal uygulamalar da yapılabilir.

  • Fiziksel Değerlendirme: Kişinin pelvik taban kaslarının durumu, genital bölgesi refleksleri, duyusu, rektumu, karın çevresi ve kalça çevresi dokuları pelvik taban fizyoterapistleri tarafından değerlendirilir.
  • EMG’li Pelvik Taban Kas Aktivasyon Ölçümü: Pelvik taban kaslarının hareketini ve işlevselliğini değerlendirmek için yüzeyel elektrotlarla EMG ölçümleri yapılmaktadır. Bunlarla birlikte aynı zamanda pelvik taban fizyoterapistlerinin pelvik taban kaslarının fonksiyonunu değerlendirmesi gerekmektedir. Pelvik taban kaslarının fonksiyonu yukarıdaki testlerle anlaşılamaz. Bunun için pelvik tabandaki kaslara manuel veya yüzeyel elektrotlarla yapılan EMG değerlendirilmesi gerekmektedir.

Program protokolü diğer jinekolojik rahatsızlıklar dışlandıktan sonra kişiye özgü olarak düzenlenmelidir. Kişinin yaşadığı ağrının şiddeti ve günlük yaşamının kısıtlamasına göre seanslara karar verilerek yaklaşımın uygulanması gerekir.

  • İlaç: Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ), analjezikler (ağrı kesici), östrojen-progesteron içeren hormon destekleri ve tokolitikler denilen rahim kasılmalarını azaltıcı etki gösteren ilaçlar önerilmektedir.
  • Cerrahi: Sekonder dismenoreye bağlı gelişen üreme organları çevresindeki dokularda anormal oluşumlar saptanırsa hekimin uygun gördüğü bireyler cerrahi yöntem uygulanır.
  • TENS (Transkütanöz Elektriksel Sinir Stimülasyonu): Deri yüzeyine yakın sinirlerin cilde yapıştırılan elektrotlar ile uyarılarak sinir yolları aracılığıyla ağrının kontrolü ve ağrı eşiğinin düşürülmesinde kullanılır.
  • Egzersiz: Aerobik egzersizler ve esneme egzersizlerinin adet ağrısı ile baş etmede kanıt düzeyi yüksek uygulamalar arasındadır. Düzenli fiziksel aktivite ve egzersizin son 20-30 yılda önemi ortaya konmuştur. Hızlı yürüyüşler ve bisiklet sürme gibi akciğer ve kalp kapasitesini artırıcı egzersizler kan dolaşımındaki steroid hormon düzeyini etkileyerek, endorfin hormonunun yükselmesiyle ağrı eşiğinde bir artışa neden olur. Bu sayede ağrının şiddetini ve süresini azaltmada, yaşam kalitesini artırmada etkili olduğu bilinmektedir.
  • Yoga: Yoga zihinsel ve fiziksel iyi hissetmeyi teşvik etmeye yardımcı olan duruşlar sistemini kapsar. Omurganın esnek ve sağlıklı olmasını sağlar, dolaşımı artırır. Bu duruşların her biri dismenoreli kadında sindirimi arttırır, zihni sakinleştirir, pelvik organlardaki gerginliği ve tıkanıklığı azaltır, sırt kaslarını ve menstrüasyonla ilişkili gastrointestinal (mide ve bağırsak sistemi) problemleri azaltır, kalçalardaki gerginliği azaltır ve bel ağrısını önlemeye yardımcı olur.
  • Isı Uygulaması: Lokal ısı uygulamasının adet ağrısını anlamlı bir derecede azalttığı bildirilmektedir. Diğer yöntemlerin etkinliğini artırmada yardımcı olarak kullanılabilir.
  • Masaj: Karnın yumuşak, ritmik, sirküler hareketlerle ovulması rahimde arteriyal kan dolaşımına etki ederek oksijenlenmeyi artırdığı ve buna bağlı olarak gerginliği azaltarak ağrıyla baş etmede başarılı bir yöntem olduğu saptanmıştır.
  • Diyet ve Vitamin: E vitaminin ağrıyı ve kanamayı azalttığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. B1, B6 vitaminlerinin ve balık yağının (omega-3 yağ asitleri) da etkili olduğu söylenmektedir.
  • Akupunktur: Akupunkturun yapılan çalışmalarda kesin kanıtlar olmamakla birlikte etkili olduğu gösterilmiştir. Medikal bir seçenek istemeyenlerde tercih edilebilir.
  • Aromaterapi: Bitkilerden elde edilen uçucu yağların stres kaynaklı anksiyete, depresyon ve kronik ağrı üzerinde rahatlatıcı etki gösterdiği düşünülmektedir. Aromatik yağların genelde masaj şeklinde uygulandığı görülmektedir.
  • Bitkisel Yöntemler: Zencefil kullanımının primer dismenore (adet ağrısı) ile baş etmede etkin olduğu bulunmuştur.

Öncelikli olarak şubelerimize başvuran her danışanımızdan alanında uzman ve tecrübeli bir ekip tarafından ayrıntılı bir hikâye alımı ve fizik muayene gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda danışanlarımızın pelvik taban kaslarının kuvveti ve işleyiş mekanizmaları pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra danışanımızın pelvik taban kasları ile bağlantılı olan core kaslarını, solunum kaslarını ve postürlerini de değerlendirip kişiye özgü egzersiz programımızı hazırlıyoruz.

Pelvik taban fizyoterapistleri tarafından uygulanan ilk seansımızda danışanlarımıza pelvik taban sağlığı hakkında eğitim veriyoruz. Eğitim seansı içerisinde günlük yaşam alışkanlıkları, tuvalet alışkanlıkları, beslenme alışkanlıkları ve de izlenecek olan yol haritası hakkında bilgilendirmeler ve düzenlemeler yer almaktadır. Takiben ikinci seansımızda ise yine pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından uygulanan pelvik taban kas rehabilitasyonuna başlıyoruz. Uyguladığımız pelvik taban kas rehabilitasyon seanslarında solunum egzersizleri, manuel terapi yaklaşımları, elektroterapi uygulamaları, biofeedback eşlikli pelvik taban kas eğitimi ve klinik egzersiz yaklaşımlarından oluşan kombine fizyoterapi yaklaşımlarını kullanıyoruz. Danışanımızın pelvik taban kaslarını fark etmesi ve doğru çalıştırabilmesi için birebir kas eğitimini desteklemek amacıyla teknolojik ekipmanları programımıza dahil ediyoruz.

Seansların gidişatı, kişinin ihtiyacına yönelik olarak şekillenmekle birlikte danışanın kaç seans alacağı ve seansların ne kadar uzun süreceği danışanın sürece olan cevabının durumuna göre değişmektedir. Rehabilitasyon merkezli uygulamalarımızın “kişiye özel” olmasına çok önem veriyor o nedenle her danışanımıza özel bir yaklaşım sunuyoruz. Başarı oranlarımızın bu denli yüksek ve kalıcı olmasını da bütüncül yaklaşım anlayışımıza borçluyuz.

Karın içinde üreme organları çevresinde oluşan anormal doku değişiklikleri müdahale edilmezse ilerleyerek daha büyük sorunlar ortaya çıkarabilir. Yaşanılan ağrılar dayanılmaz hale gelir ve kişinin hayat kalitesini, sosyal yaşamını olumsuz etkiler. Ağrı kesici kullanımları giderek artar ve dolaşım sistemine karıştığı için diğer vücut sistemlerini de etkilemesi kaçınılmaz olur.

Adet ağrısı nedenleri nelerdir?

Primer dismenorede eşlik eden bir rahatsızlık olmaksızın ağrı görülürken; sekonder dismenorede ise altta yatan birçok rahatsızlığa ek olarak ağrı görülebilir. Bu rahatsızlıklar endometriozis (çikolata kisti), adenomiyozis gibi rahim duvarını etkileyen anormal doku değişikliklerine bağlı olabilir.

Rahmin iç tabakasındaki prostaglandin ve lökotrien yolaklarındaki aktivite rahim kasılmalarındaki artışa neden olduğu düşünülmektedir.

Adet ağrısı belirtileri nelerdir?

  • Regl ile veya hemen öncesinde başlayan 12-72 saat devam eden tekrarlayan kramp tarzı ağrıyla karakterizedir.
  • Karnın alt kısmında, leğen kemiğinin arkasında bele ve bacaklara yayılan ağrılar görülebilir.
  • Duygu durum değişiklikleri
  • İştahsızlık
  • Baş ağrısı
  • Mide bulantısı
  • İshal
  • Ödem

Adet ağrısının çok şiddetli olması normal midir?

Adet dönemi ağrısı kadınlar için üreme döngüsünün bir parçasıdır. Her kadın bu dönemde ağrıyı farklı şekillerde deneyimler. Bazı kadınlar hafif bir şekilde bu dönemi atlatırken bazı kadınlar ise ağrıyı çok şiddetli bir şekilde yaşarlar.

Ağrı çok farklı nedenlere bağlı olabilir. Üreme organları çevresinde gelişen doku değişikliklerine bağlı olarak ağrı yaşanılabilir. Böyle bir durumda ağrının şiddetli yaşanması normaldir. Ağrının kökeninin çözülmesi ağrı semptomunu azaltacaktır. Ancak altta yatan herhangi bir rahatsızlığa bağlı olmadan yaşanan adet ağrısı normal sayılmamaktadır ve bunun için çözüm yolları aranmalıdır.

Adet ağrısına ne iyi gelir?

  • Medikal yaklaşım grubundan ağrı kesiciler doktor kontrolünde kullanılabilir.
  • Isı uygulamaları; genelde ayakların altına ya da karna uygulandığında ağrı kesici etkisi görülebilir.
  • Sıcak banyo veya duş almak ağrıyı hafifletebilir ve rahatlamanıza yardımcı olabilir.
  • Masaj; karnınızın alt kısmına ve etrafına hafif, dairesel masaj da ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir.
  • Egzersiz: Ağrılı bir dönemde egzersiz yapmak istemeyebilirsiniz, ancak aktif olmak ağrıyı azaltabilir; yüzmeyi, yürümeyi veya bisiklete binmeyi deneyebilirsiniz.
  • Gevşeme teknikleri: Yoga veya pilates gibi rahatlatıcı aktiviteler, dikkatinizi acı ve rahatsızlık hislerinden uzaklaştırmaya yardımcı olabilir.
  • TENS (Transkütanöz Elektriksel Sinir Stimülasyonu): Deri yüzeyine yakın sinirlerin cilde yapıştırılan elektrotlar ile uyarılarak sinir yolları aracılığıyla ağrının kontrolü ve ağrı eşiğinin düşürülmesinde kullanılır.
  • Sigarayı bırakmak: Sigaranın adet ağrısı riskini artırdığı düşünülmektedir.

Adet ağrısında ağrı kesici tek başına yeterli midir?

Adet ağrısı yaşayanların en sık başvurduğu şeydir ağrı kesiciler. İlaca ulaşım kolay ve tercih edilebilirliği de fazladır. Kısa süre etki gösterse de asla kalıcı bir etkisi yoktur. Ağrının temeline inmez sadece o anki semptomları geçirmede etkilidir. Çok şiddetli ağrılarda bazen ağrı kesici bile yetersiz kalmaktadır. Ağrı kesici ile semptomları bastırmak yerine gerekirse bir hekime danışarak hormon kontrolünün yapılması gerekebilir.

Ağrıyı tek yönlü geçirmek yerine kombine yaklaşım şekilleri denenebilir. Bu dönemde gevşeme teknikleri kullanılabilir, sıcaklık veren ajanlardan yararlanılabilir ve masaj yapılabilir. Tüm bunlara ek olarak pelvik taban kas rehabilitasyonu ile kombine yaklaşımlar uygulanarak ağrılardan kurtulmak mümkün olacaktır.

Regl döneminde egzersiz yapılır mı?

Regl döneminde yaşanan birçok semptom sizi yavaşlatabilir ancak regl dönemi günlük hayatınızı durdurmamalıdır. Eğer düzenli bir spor rutininiz varsa belirtileriniz şiddetli olmadığı sürece her zamanki spor rutininizi yapabilmeniz gerekir. Çünkü yapılan araştırmalar düzenli egzersizin vücutta hormonal değişikliklere yol açarak endorfin denilen mutluluk hormonunun salgılanmasını sağlar. Doğal ağrı kesiciler olarak bilinen bu hormon ağrıyı azaltmada da etkilidir.

Regl döneminde yapılacak egzersizler düşük yoğunluklu aerobik, kuvvet ve esneklik egzersizlerini içerecek şekilde olmalıdır. Bu dönemdeki egzersizler aktif kalmanızı sağlayarak ağrılarla baş etmeyi kolaylaştırır. Yürüyüş, yoga ve pilates yapmak regl dönemindeki kas gerginliklerini gevşeterek semptomları azaltabilir.