Sık İdrar Yolu Enfeksiyonu (İYE) ve Vezikoüretral Reflü (VUR)
Nedir, Ne kadar yaygındır?
İdrar yolu enfeksiyonu (İYE), idrar yolu boyunca herhangi bir yerde meydana gelebilecek enfeksiyondur. Çoğu İYE' ye kolonda (özellikle rektumda) yaşayan E. coli gibi bakteriler neden olur. İYE, kanalın hangi bölümünün enfekte olduğuna bağlı olarak farklı isimler alır. İYE’ ye verilen isimler arasında mesanenin enfeksiyonu olan sistit ve üretrayı etkileyen üretrit sayılabilir. Böbreklerin enfeksiyonu, piyelonefrit adı verilen daha ciddi bir duruma yol açar.
Normalde işeme esnasında idrarın tek yönlü olarak mesaneden dışarıya çıkışını sağlayan mekanizmalar mevcuttur. Bu mekanizmalarda herhangi bir nedenden dolayı ortaya çıkan bozukluklar sebebiyle işeme esnasında idrarın bir kısmının üretere ve/veya böbreklere doğru geri kaçmasına vezikoüreteral reflü (VUR) denmektedir. Ülkemizde ise VUR’ un en sık nedeni halen vezikoüreteral reflüye bağlı sık geçirilen idrar yolu enfeksiyonlarıdır.
Enfeksiyona sebep olabilecek birçok neden vardır. Yetişkin kadınların üretraları erkeklerden daha kısa olduğu ve anüse daha yakın açıldığı için kadınlar enfeksiyona daha yatkın gruptadır. Bu, bakterilerin üriner sisteme girmesinin ve enfeksiyona neden olmasının daha kolay olduğu anlamına gelir. Kadınların yaklaşık %40'ı hayatları boyunca en az bir sistit atağı geçirir. Cinsel olarak aktif kadınlarda, hamilelik sırasında, ameliyattan sonra ve menopozdan sonra daha sık görülür.
Bağışıklık sisteminin zayıf olması da, enfeksiyon oluşması için yeterli sebeplerden biridir. Bunun yanında genital bölge temizliğinin arkadan öne doğru yapılması, dışkıda bulunabilecek bakterilerin kolayca üriner sisteme girmesine yol açar.
İdrar yolu enfeksiyonu; herpes, klamidya ve gonokok gibi cinsel birleşme yoluyla bulaşabilen bakterilerden de kaynaklanabilir. Enfeksiyon oluşmasındaki nedenlerden biri de böbrek taşlarıdır. Taşlar, üriner yollardaki dar kanalları tıkayarak bu bölgeleri bakterilerin yerleşmesi ve çoğalması için uygun hâle getirebilir.
Belirtiler; enfeksiyonun mesanede mi yoksa böbreklerde mi (şiddetli enfeksiyon) olduğuna bağlı olarak değişebilir. Alt pelviste baskı veya ek olarak bel ağrısı hissedilebilir. Sıklıkla az veya hiç idrar çıkmadan aciliyet hissi ile batıcı, keskin, ağrılı ve beraberinde sık idrara çıkma olabilir. Genellikle geceleri idrara çıkma ihtiyacı vardır ve idrar bulanıklaşabilir veya hoş olmayan bir koku alabilir. İdrarda kan ve kişide ateş de bulantı, kusma ve titreme ile ortaya çıkabilir. Eğer bu belirtiler eşlik ediyorsa ciddi bir enfeksiyona (sıklıkla böbreklerde enfeksiyona) işaret eder.
- Tam İdrar Testi: İYE' ler genellikle tam idrar testi (TİT) ile teşhis edilir. Test, enfeksiyonu gösteren hücrelerini veya kırmızı kan hücrelerini ortaya çıkarabilir. İdrardaki bakteri türünü ve çözüm için uygun antibiyotiği belirlemek için bir idrar kültürü veya kateterize idrar örneği alınabilir ve test edilebilir.
- Sistoskopi: Böbrekler de dahil olmak üzere üriner sistemi kontrol etmek için daha fazla araştırma gerekebilir. Tekrarlayan İYE’ den şikayetçiyseniz veya idrarınız 30'dan fazla kırmızı kan hücresi gösteriyorsa, mesanenizin içinin bir kamera kullanılarak incelendiği sistoskopi denilen tetkiki yaptırmak önerilebilir.
- Ultrason: Böbreklerinizi, üreterlerinizi ve mesanenizi kontrol etmek için ultrason taramasına ihtiyaç olabilir.
- İşeme Sistoüretrografisi: VUR reflü sıklıkla kendini ateşli idrar yolu enfeksiyonu veya prenatal hidronefroz ile gösterir. Üriner sistem enfeksiyonu nedeniyle yapılan değerlendirme sırasında VUR tanısı da konabilir. VUR şüphesi olan kişide en önemli bilgi veren test; işeme sistoüretrografisi ya da voiding sistoüretrografisi olarak adlandırılan mesaneye idrar yolunda ince bir sonda yardımı ile boyalı bir sıvının verilmesi esnasında çekilen röntgen filmidir.
- Mesane ve Davranış Eğitimi: Mesanenin işlevinin yeniden sağlıklı bir şekilde kazanımını içeren bir eğitimdir. Gerek tuvalete çıkma alışkanlıkları gerekse sıvı alım ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler sayesinde bireylerin sağlıklı mesaneye kavuşmaları hedeflenmektedir. Eğitimlerin tecrübeli ve devamlı takip halinde olan bir üroloji uzmanı ve pelvik taban fizyoterapisti tarafından verilmesinde fayda vardır.
- İlaç Kullanımı: İYE için alanında uzman bir hekim 3-5 gün süreyle antibiyotik ilaç kullanımı reçete edebilir. Hamilelik veya diyabet gibi komplikasyonları olan bir mesane enfeksiyonu veya hafif bir böbrek enfeksiyonu için genellikle 7-14 gün boyunca antibiyotik alınabilir.
- Biofeedback Yaklaşımı: Fizyolojik olayların bir ekran ve ses düzeneği aracılığı ile görsel ve işitsel sinyaller halinde danışana yansıtılma yöntemidir. Danışandan pelvik taban kaslarının nasıl kasıldığını görsel ve işitsel uyarıları algılayarak istenen hareketi gerçekleştirmesi beklenir.
- VUR Tedavisi için Cerrahi Seçenekleri: 2 yöntem üzerinde durulmaktadır. İlk plan, subüretrik madde enjeksiyonu operasyonu içeren cerrahi yaklaşımdır. Bu yöntem sistoskop ile mesaneye girilip üreter ağzına madde verilmesi işlemidir. Günübirlik bir işlemdir ve kolaydır başarısı yüksek seyreder. Eğer bu işlem başarısız olur ise açık cerrahi ile alt üreter yolları tünel oluşturarak mesaneye yeniden ağızlaştırılma işlemi yapılmalıdır. Bu yöntemin başarı şansı %95 civarında seyretmektedir.
VUR ve Sık İYE sürecinde amacımız böbrek fonksiyonlarını olabildiğince korumak ve bu anomalilerin böbrek yetmezliği ile sonuçlanmasını önlemektir. Yaklaşımlar VUR derecesi göz önünde bulundurularak planlanmalıdır.
Öncelikli olarak şubelerimize başvuran her danışanımızdan alanında uzman ve tecrübeli bir ekip tarafından ayrıntılı bir hikâye alımı ve fizik muayene gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda danışanlarımızın pelvik taban kaslarının kuvveti ve işleyiş mekanizmaları pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından değerlendirilmektedir.
Bunun yanı sıra danışanımızın pelvik taban kasları ile bağlantılı olan core kaslarını, solunum kaslarını ve postürlerini de değerlendirip kişiye özgü egzersiz programımızı hazırlıyoruz.
Pelvik taban fizyoterapistleri tarafından uygulanan ilk seansımızda danışanlarımıza pelvik taban sağlığı hakkında eğitim veriyoruz. Eğitim seansı içerisinde günlük yaşam alışkanlıkları, tuvalet alışkanlıkları, beslenme alışkanlıkları ve de izlenecek olan yol haritası hakkında bilgilendirmeler ve düzenlemeler yer almaktadır. Takiben ikinci seansımızda ise yine pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından uygulanan pelvik taban kas rehabilitasyonuna başlıyoruz. Uyguladığımız pelvik taban kas rehabilitasyon seanslarında solunum egzersizleri, manuel terapi yaklaşımları, elektroterapi uygulamaları, biofeedback eşlikli pelvik taban kas eğitimi ve klinik egzersiz yaklaşımlarından oluşan kombine fizyoterapi yaklaşımlarını kullanıyoruz. Danışanımızın pelvik taban kaslarını fark etmesi ve doğru çalıştırabilmesi için birebir kas eğitimini desteklemek amacıyla teknolojik ekipmanları seanslarımıza dahil ediyoruz.
Seansların gidişatı, kişinin ihtiyacına yönelik olarak şekillenmekle birlikte danışanın kaç seans alacağı ve seansların ne kadar uzun süreceği danışanın sürece olan cevabının durumuna göre değişmektedir. Rehabilitasyon merkezli yaklaşımımızın “kişiye özel” olmasına çok önem veriyor o nedenle her danışanımıza özel bir yaklaşım sunuyoruz. Başarı oranlarımızın bu denli yüksek ve kalıcı olmasını da bütüncül yaklaşım anlayışımıza borçluyuz.
İYE, erken teşhis edildiğinde düzenli ilaç kullanımı ve mesane eğitimi ile kısa sürede müdahale edilebilen bir rahatsızlıktır. Ancak enfeksiyon ilerlerse ve sıklıkla tekrar ediyorsa kendiliğinden geçebileceğini düşünmek veya iyileşmeyi reddetmek daha ciddi rahatsızlıklara yol açabilir. İdrar yolu rahatsızlıkları müdahale edilmediğinde ortaya çıkan en yaygın problem, pyelonefrit adlı böbreklerin enfeksiyonudur. Özellikle mesanede oluşan enfeksiyonlar, tedavi edilmediğinde yayılım göstererek böbreklerde kalıcı hasara yol açabilir.
İdrar yolu enfeksiyonu tedavi edilmezse rahatsızlığa neden olan bakteriler kana karışıp diğer organlara da yayılabilir. Bu durum; organ yetmezliğine ve daha fazla ilerlerse mortaliteye neden olabilir. Müdahale edilmediğinde böbrek yetmezliğine yol açabileceği gibi bu durum uzun ve daha acılı bir süreç gerektirebilir.
Üriner sistem yakınında yer alan üreme sistemi, bu enfeksiyona neden olan bakterilerden etkilenebilir. Üreme yollarına ulaşan bakteriler, kadınlarda fallop tüplerinde tıkanıklığa sebep olabilir. Erkeklerde ise bu durum sperm miktarında azalma şeklinde belirti verir. Üreme sistemlerinde tıkanıklığa yol açan enfeksiyonların az da olsa infertilite (kısırlık) ile sonuçlanma olasılığı bulunmaktadır.
VUR nedir? Her zaman kronik böbrek hasarına mı işaret eder?
Normalde işeme esnasında idrarın tek yönlü olarak mesaneden dışarıya çıkışını sağlayan mekanizmalar mevcuttur. Bu mekanizmalarda herhangi bir nedenden dolayı ortaya çıkan bozukluklar sebebiyle işeme esnasında idrarın bir kısmının üretere ve/veya böbreklere doğru geri kaçmasına vezikoüreteral reflü (VUR) denmektedir.
VUR, belli derecelerde gözlenmektedir ve her VUR ile mücadele eden bireyde kronik böbrek hasarı gözlenmez. Doğru takip ve yönetim ile böbrek hasarı olmaksızın iyileşme hedeflenebilir. Ancak VUR ile mücadele sürecinde, böbrek hasarı riski unutulmamalı ve disiplinle müdahale sürdürülmelidir.
Sık İdrar yolları enfeksiyonları geçmezse böbrekler etkilenebilir mi?
Evet. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, düzeltilmediği takdirde böbreklere idrar kaçağı riski artar. Bu durum VUR dediğimiz vesikoüretral reflüye sebep olabilir. Bu durum ilerlerse ciddi böbrek hasarlarına yol açabilmektedir. Bu durumla karşı kalmamanız adına, gecikmeden uzman hekimlere danışmanızı önermekteyiz.