Parkinson
Nedir, Ne kadar yaygındır?
Parkinson temel olarak bir hareket bozukluğu olup nörodejeneratif rahatsızlıklarda en çok karşılaşılan durumdur. Bu hareket bozukluğu vücudumuzda istenmeyen ve kontrol edilemeyen bir motor sistem bozukluğu olarak tanımlanabilir.
Tipik olarak orta ve ileri yaş grubunun hastalığı olup, 50-60 yaşlarında başlar ve 10-20 yıllık bir süreçte ilerlemektedir. Danışanların yaklaşık %5’inde 40 yaş öncesi başlangıç görülebilir. Toplumda görülme oranı yaşla birlikte artış gösterir. Erkeklerde daha fazla karşılaşılan bir durumdur.
Ülkemizde yapılan bir çalışmada Türkiye’de görülme oranı 100 000 ‘de 110 kişidir. Her ülke farklı sonuç bildirse de genel olarak görülme oranı 100 000’de 4,5-21 arasında değişmektedir.
Parkinson rahatsızlığında mesane problemlerinin görülme oranı ise; mesane dolumu ile ilgili olanlar %57-83, mesane boşaltım semptomları %17-27, gece idrara çıkma isteğinde artış %60’dan daha fazladır. Bu danışanların %33-54’ünde aciliyet hissi ile idrara gitme görülürken %16-36’sında sık idrara çıkma semptomları görülmektedir. Bağırsak problemlerine bağlı gelişen kabızlık ve dışkılayamama problemleri ise %37 olarak belirtilmiştir.
Parkinson’un kesin nedeni bilinmemektedir fakat bazı vakaların kalıtsal olduğu diğer vakaların ise rahatsızlığı tetikleyen genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etkilemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Parkinson’da beyin hücreleri amaca yönelik hareket etmek için gerekli bir kimyasal olan dopamin üreten kısmında hasar görür veya ölür.
Parkinsonlu danışanlarda idrar kaçırma, esas olarak beyinden mesaneye veya bağırsağa giden mesajların bozulmasından kaynaklanır.
Parkinson olan erkek danışanlarda depresyon, motor bozukluk ve ağrı gibi yaşanan problemler cinsel işlev bozukluğuna yol açabileceği söylenmektedir.
Parkinson her ne kadar motor sistem bozukluğu olarak düşünülse de motor olmayan belirtileri de vardır.
Parkinson’da motor belirtiler:
- Tremor: İstirahat halinde veya hareket halinde artış gözlenen genelde elleri, ayakları, dil, çene ya da dudakları etkileyen ritmik titreme şeklindeki hareketlerdir.
- Bradikinezi: Hareketleri başlatmada güçlük, yavaşlık, zorluk ve hareketlerde azalma olarak tanımlanabilir. Yüzün ifadesiz görünüm alması, yutma işlevinin azalması, yürümede kol salınımlarının azalması veya kaybolması şeklinde belirtiler de eşlik edebilir.
- Postüral İnstabilite (Duruş Dengesizliği): Ayakta veya otururken pozisyonumuzun korunmasında sorumlu reflekslerin bozulması veya kaybolmasıdır. Düşmelerin en önemli sebebi budur.
- Yürüyüş ve donma: Başın ve gövdenin öne doğru eğilmiş bir şekilde yürüme postürü vardır. Küçük adımlarla yürüyüş mevcuttur. Donma; birkaç saniye süren, geçici hareket edememe olarak görülür. Tekrar yürümeyi başlatmada zorluk yaşanır.
Parkinson’da motor olmayan belirtiler:
- Demans, depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları, görme sorunları, kramp, uyuşukluk, ağrı, his kaybı gibi birçok durum bu gruba dahil edilebilir.
- Mesane, bağırsak ve cinsel işlev problemleri de Parkinson’da önemli bir yer kaplamaktadır. Mesane problemleri; dolum veya boşaltım problemleri, gece artan idrar yapma isteği, sıkışma ve aciliyet hissi ile sık sık tuvalete gitme gibi sıralanabilir.
- Bağırsak problemleri; kabızlığa veya yavaş bağırsak hareketlerine bağlı olarak gelişen dışkılama sorunlarıdır. Dışkılama başarılı bir şekilde tamamlanamaz ve boşaltamama hissi oluşabilir.
- Cinsel işlev problemleri; cinsel isteksizlik, orgazmda azalma, ereksiyon (sertleşme) problemleri ve ejakülasyon (boşalma) problemleri olarak sıralanabilir.
Mesane ve bağırsağa bağlı olarak pelvik taban problemlerinde öncelikle detaylı hikâye alındıktan sonra fiziksel değerlendirme yapılmaktadır.
İşeme paterni ve hacminin doğru belirlenmesi için gün içinde tüketilen sıvı miktarına bağlı olarak çıkan idrar miktarı ve işeme esnasındaki pelvik taban kas hareketliliği ölçülür. Semptomlara bağlı olarak ürodinami ve sistoskopi de istenebilir. Böbrek ve alt üriner sistem ultrasonografisi de atlanmadan bakılır.
Yapılan tetkiklerin ardından pelvik taban fizyoterapistlerince pelvik taban kaslarının güçsüzlüğü, kas tonusu, perine duyusu ve refleksler değerlendirilerek uygun olan danışanlar pelvik taban kas rehabilitasyonu seanslarına başlar.
EMG’li Pelvik Taban Kas Aktivasyon Testi: Pelvik taban kaslarının hareketini ve işlevselliğini değerlendirmek için yüzeyel elektrotlarla EMG ölçümleri yapılmaktadır. Bu yapılan bütün tetkikler normal çıkabilir. Bunlarla birlikte aynı zamanda pelvik taban fizyoterapistlerinin pelvik taban kaslarının fonksiyonunu değerlendirmesi gerekmektedir. Pelvik taban kaslarının fonksiyonu yukarıdaki testlerle anlaşılamaz. Bunun için pelvik tabandaki kaslara manuel veya yüzeyel elektrotlarla yapılan EMG değerlendirilmesi gerekmektedir.
- İlaç: Bunlar antikolinerjik ilaçlardır. Mesane kasının aşırı aktivitesinin baskılanması ve mesane kapasitesinin artırılması için önerilir.
- Temiz Aralıklı Kateterizasyon (TAK): Çeşitli nedenlerle idrarını yapamayan ya da idrarını kontrol edemeyen nörolojik danışanlarda mesanedeki idrarın boşaltımı için üretradan mesaneye sokulabilen ince esnek tüplerdir.
- Davranışsal Terapiler: Yaşam stili değişiklikleri ve doğru tuvalet pozisyonu fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımlarına ek olarak önerilmektedir. Yeterli ve gün içine yayılarak alınan sıvı tüketimi, mesaneye zararlı bazı yiyecek ve içeceklerin tüketilmemesi gibi değişiklikler faydalı olacaktır. Danışanın yetersizlik durumuna göre ayarlanacak olan taşınabilir tuvalet gibi uygun tuvalet ortamı yaşam stili değişikliğine yardımcı olacaktır.
Öncelikli olarak şubelerimize başvuran her danışanımızdan alanında uzman ve tecrübeli bir ekip tarafından ayrıntılı bir hikaye alımı ve fizik muayene gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda danışanlarımızın pelvik taban kaslarının kuvveti ve işleyiş mekanizmaları pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından değerlendirilmektedir.
Bunun yanı sıra danışanımızın pelvik taban kasları ile bağlantılı olan core kaslarını, solunum kasları ve postürleri de değerlendirip kişiye özgü programımızı hazırlıyoruz.
Pelvik taban fizyoterapistleri tarafından uygulanan ilk seansımızda danışanlarımıza sağlıklı mesane ve bağırsak eğitimi (üroterapi) veriyoruz. Üroterapi seansı içerinde günlük yaşam alışkanlıkları, tuvalet alışkanlıkları, beslenme alışkanlıkları ve de izlenecek olan yol haritası hakkında bilgilendirmeler ve düzenlemeler yer almaktadır. Takiben ikinci seansımız da ise yine pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından uygulanan pelvik taban kas rehabilitasyonuna başlıyoruz. Uyguladığımız pelvik taban kas rehabilitasyon seanslarında solunum egzersizlerini, manuel terapi yaklaşımlarını, elektroterapi uygulamalarını, biofeedback eşlikli pelvik taban kas eğitimini ve klinik egzersizleri yaklaşımlarından oluşan kombine fizyoterapi yaklaşımlarını kullanıyoruz. Danışanımızın pelvik taban kaslarını fark etmesi ve doğru çalıştırabilmesi için birebir kas eğitimini desteklemek amacıyla teknolojik ekipmanları seanslarımıza dahil ediyoruz.
Sürecin gidişatı, kişinin ihtiyacına yönelik olarak şekillenmekle birlikte danışanın kaç seans alacağı ve seansların ne kadar uzun süreceği danışanın sürece olan cevabın durumuna göre değişmektedir. Rehabilitasyon merkezli sürecin “kişiye özel” olmasına çok önem veriyor o nedenle her danışanımıza özel bir yaklaşım sunuyoruz. Başarı oranlarımızın bu denli yüksek ve kalıcı olmasını da bütüncül yaklaşım anlayışımıza borçluyuz.
Parkinson’a bağlı olarak gelişen mesane ve bağırsak problemlerinden dolayı mesanenin tam boşaltılamamasına bağlı olarak idrar yolu enfeksiyonları gelişir. Mesanede kalan idrar geri kaçarak böbrek ve diğer üst üriner sistem hasarlarına yol açarak geri dönülemez sonuçlar doğurur.
Uzun süren kabızlık nedeniyle bağırsağın çalışma sistemi bozulabilir, karında ağrı, şişkinlik oluşabilir ve istemli dışkılama esnasında sorunlar yaşanabilir.
Kişinin sürekli idrar veya dışkı kaçırması sosyalleşmesi için de engel oluşturacaktır. Bu durum toplum içinde özgüven eksikliği yaratabileceği gibi psikolojik bozukluklara yol açabilir. Sağlık harcamalarını artırarak ekonomik olarak da kayıplara neden olacaktır.