Aşırı Aktif Mesane
Nedir, Ne kadar yaygındır?
Aşırı aktif mesane (AAM), ani ve kontrolsüz gelişen idrar yapma dürtüsü olarak tanımlanan bir alt üriner sistem disfonksiyonudur. Aşırı aktif mesanede idrar kesesi(mesane) üzerinde bulunan kas yapısı normale göre daha fazla aktivasyona sahip olmaktadır. Bu danışanlarda en çok gözlenen semptomlar sık idrara gitme, ani sıkışma hissi, gündüz ve/veya gece idrar kaçırmadır. Semptomların hepsi birlikte görülebileceği gibi her hastada farklı semptomlar da görülebilmektedir.
Aşırı aktif mesane yaygın görülen bir problemdir ve hem çocuk hem yetişkin popülasyonda her yaştan insanı etkileyebilmektedir. Toplam yetişkin nüfusu incelendiğinde %12’sinde aşırı aktif mesane problemi karşımıza çıkmaktadır.
Normal bir sistemde mesane (idrar torbası) idrarı depolama sürecindeyken mesane kasları gevşektir. Mesane belli bir doluluğa ulaştığında ise beynimiz mesanemize sinyal göndererek idrar yapma isteğini oluşturur. İdrarı boşaltım sırasında mesane kasları kasılır, pelvik taban kasları gevşer ve idrarımızı yapmamızı sağlar. Eğer mesanemizdeki kaslar idrarın dolum süresinde normalden fazla aktif olursa aşırı aktif mesane durumu ortaya çıkar. Mesane yeterli doluluğa ulaşmadan kaslar kasılarak ani ve acil idrara çıkma ihtiyacı meydana gelir. Bunun sonucunda aşırı aktif mesaneli kişi tuvalete çok sıkışık gitmesine rağmen genelde az miktarda idrar yapar.
Bu mekanizmanın dışında kabızlık, sık geçirilen idrar yolu enfeksiyonları, gazlı ve kafeinli içeceklerin fazla tüketimi, anksiyete ve kaygı bozuklukları, sinir hasarları, uyku apnesi gibi durumlar da aşırı aktif mesaneye neden olabilmektedir.
Aşırı aktif mesanenin en sık karşılaşılan belirtisi normalden daha sık idrara gitme isteğidir. Normalde bir gün içerisinde tuvalete gitme sıklığı 4-7 arasında değişmektedir fakat AAM’li kişilerde bu sayı çok daha fazla olmaktadır.
Ani sıkışma hissi, idrara çok sıkışık gidildiği halde az miktarda işeme ya da idrar yapamama, idrar kaçırma ve sık geçirilen idrar yolu enfeksiyonları gibi problemler de AAM’li kişilerde gözlenebilmektedir.
Özetleyecek olursa AAM belirtileri ;
- Sık idrara çıkmak
- Ani sıkışma hissi
- Çok sıkışık şekilde tuvalete gidilmesine rağmen az miktarda işeme
- Gece ve /veya gündüz idrar kaçırma
- İdrar yolu enfeksiyonları
- Gündüz ya da gece idrar kaçırma
olarak sıralanabilmektedir.
Şubelerimize başvuran her danışanımızdan tanının konabilmesi için alanında uzman ve tecrübeli hekim tarafından ayrıntılı bir hikaye alımı gerçekleştirilmektedir. Doktor tarafından semptomlar ayrıntılı şekilde değerlendirildikten sonra fizik muayene gerçekleştirilmektedir.
- Fiziksel Değerlendirme: Alanında uzman hekim tarafından gerekli görülen bölgeler muayene edilmektedir. Bu bölgeler içerisinde genital bölge, rektum, omurga ve karın muayenesi bulunmaktadır. Doktor tarafından kişinin nörolojik muayenesi de gerçekleştirilmektedir.
- İdrar tahlili ve İdrar Kültürü: Ürolojik problemlerde idrar yolu enfeksiyonunun tespiti ya da tanı koyarken enfeksiyonun olmadığını görmek amacıyla basit idrar tahlil ve kültür değerlendirmesi yapılmaktadır. İdrarda görülen bakteri, kan ya da lökosit gibi durumlar idrar yolu enfeksiyonu olabileceğini göstermektedir.
- Üroflovmetri Testi: İdrar akış testi olarak da bilinen üroflovmetri uygulaması oldukça kolay ve hızlı şekilde sonuç veren bir testtir. Herhangi bir rahatsız edici ya da ağrılı durum içermeyen bu test kişinin işeme eğrisi, idrar miktarı, idrar yapma hızı ve süresi, idrar yapma sırasında pelvik taban kaslarının kasılıp kasılmadığı ile ilgili bilgi vermektedir. Testin uygulanması için kişilerden belirli miktarda su içip idrara sıkışması istenmektedir. Daha sonrasında kişinin pelvik taban kas aktivasyonu görebilmek için makat bölgesine iki adet yüzeyel EMG elektrodu yapıştırılarak bilgisayar ile bağlantı kurabilen özel bir idrar kabına idrar yapması istenmektedir.
- Böbrek ve Mesane Ultrasonografisi: Ultrasonografi basit bir yöntem olmasına rağmen oldukça bilgi verici bir değerlendirme methodudur. Hem böbrek hem mesane değerlendirmesinde kullanılan ultrasonografi ile hidronefroz(böbrekte büyüme), kistik yapılar ve üreterlerde genişleme gibi durumlar gözlenebilir. Ayrıca ultrasonografi sayesinde idrar yaptıktan sonra mesanenin boşaltılıp boşaltılamadığı, mesane duvar kalınlığı, mesane hacmi ile ilgili de bilgi edilinilir.
- EMG Pelvik Taban Kas Aktivasyon Ölçümü: Pelvik taban kaslarının fonksiyonelliğini ve aktivasyonunu değerlendirmek amacıyla yüzeyel elektrotların kullanıldığı EMG cihazı ile değerlendirme yapılmaktadır. Bununla birlikte pelvik taban fizyoterapistleri tarafından pelvik taban kaslarının fonksiyonu manuel olarak da mutlaka değerlendirilmelidir.
- Mesane Eğitimi: Mesane eğitimi kişiye özel belirlenen saatlerde düzenli olarak idrara çıkma durumunu kapsamaktadır. AAM’li kişilerde düzenli şekilde uygulanan mesane eğitimi birinci basamak seçenek olarak kullanılmaktadır. Bu eğitim ile uygulanan kişinin günlük yaşamında yapılan değişiklik ve düzenlemelerle mesanenin yeniden eğitilerek AAM semptomlarının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Mesane eğitiminin alanında uzman hekim ve pelvik taban fizyoterapisti tarafından düzenlenerek uygulanması faydalı olacaktır.
- Yaşam Tarzı Değişiklikleri: AAM’nin iyileştirilmesinde uygulanan günlük yaşam değişiklikleri de etkili olmaktadır. Mesane eğitimi ile birlikte uygulanan yaşam tarzı değişliklikleri ile semptomlarda azalma gözlenebilmektedir. Asitli içecek ve çay-kahve tüketiminin sınırlandırılması, sıvı alımının düzenlenmesi, kişi eğer kilolu ise kilo vermeye teşvik edilmesi, mesane için sağlıklı yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi gibi uygumalar AAM iyileştirilmesinde etkili olmaktadır.
- Biofeedback Eğitimi: Biofeedback eğitimi ile işeme ve dışkılamada rol oynayan pelvik taban kaslarının doğru şekilde kullanılmasını ve bu kasları kuvvetlendirmeyi amaçlamaktadır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken biofeedback eğitiminin tek başına pelvik taban kas eğitiminde yeterli olmamadığıdır. Pelvik taban kaslarının alanında uzman fizyoterapist tarafından değerlendirilerek sürecin gidişatı belirlenmelidir. Kapsamlı bir pelvik taban rehabilitasyonu için biofeedback seçeneğinin yanında solunum ve postür eğitimi, gevşeme teknikleri, egzersiz yaklaşımları, manuel terapi yöntemleri de sürece eklenmelidir. Bu kapsamlı süreci mutlaka alanında uzman hekim ile birlikte pelvik taban fizyoterapisti tarafından yönetilmesi gerekmektedir.
- İlaç Kullanımı: AAM’de kullanılan ilaçlar mesane kasını gevşeterek etki etmektedir. Mesane iç kasındaki aşırı aktivite önlenerek kişilerdeki sık tuvalete çıkma ve ani sıkışma hislerinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Bu ilaçların kullanımında mutlaka alanında uzman hekim tarafından ayrıntılı değerlendirilmelidir. AAM iyileştirilmesinde kullanılan ilaçların bazıları kabızlık, ağız kuruluğu gibi yan etkiler gösterebilmektedir.
- Nöromodülasyon (Yüzeyel Elektrotlarla Elektrik Stimülasyonu): Sinir stimülasyonu kliniklerde sakral bölgeye ve ayak bileğinin çevresinde mesane üzerine etki eden sinirlerin geçtiği bölgeye yüzeyel elektrot kullanılarak özel cihazlarla yapılan uygulamalardır. Bu nöromudülasyon ile pelvik taban kasları, mesane ve mesane çıkışı arasındaki refleks yolakların modülasyonunun sağlanması amaçlanmaktadır.
Öncelikli olarak şubelerimize başvuran her danışanımızdan alanında uzman ve tecrübeli bir ekip tarafından ayrıntılı bir hikaye alımı ve fizik muayene gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda danışanlarımızın pelvik taban kaslarının kuvveti ve işleyiş mekanizmaları pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından değerlendirilmektedir.
Bunun yanı sıra danışanımızın pelvik taban kasları ile bağlantılı olan core kaslarını, solunum kasları ve postürleri de değerlendirip kişiye özgü iyileştirme programımızı hazırlıyoruz.
Pelvik taban fizyoterapistleri tarafından uygulanan ilk seansımızda danışanlarımıza sağlıklı mesane ve bağırsak eğitimi (üroterapi) veriyoruz. Üroterapi seansı içerinde günlük yaşam alışkanlıkları, tuvalet alışkanlıkları, beslenme alışkanlıkları ve de izlenecek olan yol haritası hakkında bilgilendirmeler ve düzenlemeler yer almaktadır. Takiben ikinci seansımız da ise yine pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından uygulanan pelvik taban kas rehabilitasyonuna başlıyoruz. Uyguladığımız pelvik taban kas rehabilitasyon seanslarında solunum egzersizlerini, manuel terapi yaklaşımlarını, elektroterapi uygulamalarını, biofeedback eşlikli pelvik taban kas eğitimini ve klinik egzersizleri yaklaşımlarından oluşan kombine fizyoterapi yaklaşımlarını kullanıyoruz. Danışanımızın pelvik taban kaslarını fark etmesi ve doğru çalıştırabilmesi için birebir kas eğitimini desteklemek amacıyla teknolojik ekipmanları seanslarımıza dahil ediyoruz. Sürecin gidişatı, kişinin ihtiyacına yönelik olarak şekillenmekle birlikte danışanın kaç seans alacağı ve seansların ne kadar uzun süreceği danışanın sürece olan cevabın durumuna göre değişmektedir. Rehabilitasyon merkezli seanslarımızın “kişiye özel” olmasına çok önem veriyor o nedenle her danışanımıza özel bir yaklaşım sunuyoruz. Süreçteki başarı oranlarımızın bu denli yüksek ve kalıcı olmasını da bütüncül yaklaşım anlayışımıza borçluyuz. AAM’li bireylerde pelvik taban kas rehabilitasyonu uygulayarak sürekli idrar tutmaktan dolayı bozulmuş olan pelvik taban kas fonksiyonlarını tekrar optimal seviyeye getirmeyi amaçlıyoruz. Böylece AAM’li bireylerde sık idrara gitme, idrar kaçırma, ani sıkışma hissi gibi semptomları önleyerek yaşam kalitesini arttırmayı hedefliyoruz.
Aşırı aktif mesanede zaman ilerledikçe artan semptomlar yaşam kalitesini düşürmeye devam edecektir. Sık sık ve ani şekilde idrarar sıkışarak idrarı tutmaya çalışmaktan dolayı pelvik taban kaslarında fonksiyon bozuklukları meydana gelecektir. Pelvik taban kaslarının fonksiyonlarının bozulması ileri dönemde aşırı aktif mesanenin disfonksiyonel işemeye dönmesine, idrar kaçırma ya da enfeksiyon sıklığının artmasına yol açabilmektedir.