İşeme Disfonksiyonları ve Bağırsak Disfonksiyonları

İşeme Disfonksiyonları ve Bağırsak Disfonksiyonları

Nedir, Ne kadar yaygındır?

Pelvik taban kasları doğuma hazırlanırken hormonlar vasıtasıyla esnemeye ve kuvvetini kaybetmeye başlar. Bu durum da birçok pelvik taban probleminin meydana gelmesine neden olur. Başlıca doğum sonrası annelerin yaşadığı pelvik taban problemleri arasında, idrar kaçırma (stres tipi, sıkışma tipi veya mikst tipi), dışkı kaçırma, istemsiz gaz kaçırma veya kabızlık yer almaktadır.

Doğum sonrası yaşanan işeme ve bağırsak disfonksiyonlarının temel nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Doğum öncesinde annenin idrar kaçırma hikayesinin olması
  • Gebelik boyunca fazla kilo alımı
  • Gebelik süresince yaşanan kronik kabızlık
  • Kilolu doğumlar
  • Çoklu doğum hikayeleri
  • Doğumda forseps, vakum gibi yardımcı ekipmanların kullanımı
  • Epizyotomi
  • Gebelik süresince yapılan yanlış egzersizler
  • Doğum sonrasında annenin pelvik taban kaslarını aşırı kullanması
  • Gebelik süresince çok fazla hareketsiz kalınması

Yukarıdaki maddeler doğum sonrası erken dönemde pelvik taban kasların ve dokularının zayıflamasına neden olarak idrar ve dışkı ile alakalı problemlerin yaşanmasına neden olabilmektedir.

İşeme disfonksiyonlarının belirtileri:

  • Ani sıkışma hissi ile tuvalete gitme
  • Tuvalete giderken yetişememe
  • Çok sık idrara gitme
  • Az miktarlarda işeme
  • İşemeyi başlatmakta zorluk yaşamak
  • Fiziksel aktiviteyle birlikte idrar kaçırma
  • Hapşırma, öksürme, zıplama, ağırlık kaldırma esnasında idrar kaçırma
  • Mesaneyi tam boşaltamama hissi
  • Kesik kesik işeme
  • İdrara sıkışma hissinde azalma
  • Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları
  • İşeme sırasında-sonrasında ağrı
  • Gece tuvalete kalkma vb.

Bağırsak disfonksiyonlarının belirtileri:

  • Günde 3 kereden az dışkılama
  • Yetersiz bağırsak boşaltımı
  • Dışkılama esnasında aşırı ıkınma
  • Dışkıların kuru ve sert olması
  • Dışkı kaçırma
  • İstemsiz gaz kaçırma
  • Dışkılama esnasında ağrı vb.
  • Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Mesane eğitimi ile uygulanan yaşam tarzı değişilikleri ile semptomlarda azalma gözlenebilmektedir. Asitli içecek ve çay-kahve tüketiminin sınırlandırılması, sıvı alımının düzenlenmesi, kişi eğer kilolu ise kilo vermeye teşvik edilmesi, mesane için sağlıklı yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi gibi uygumalar işeme ve bağırsak disfonksiyonları iyileşmesinde etkili olmaktadır.
  • İlaç Kullanımı: Pelvik taban disfonksiyonu olan danışanlarda sempatomimetik ilaçlar, östrojen desteği, trisiklik antidepresanlar ve duloksetin kullanılırken, mesanenin sık kasılması gibi semptomları olan danışanlarda ise antikolinerjik ilaçlar, antispazmotik ilaçlar ve trisiklik antidepresanlar tercih edilir.
  • Pelvik taban egzersizleri: Güçsüzleşen kasların yeniden görevlerini yerine getirebilmeleri için bir takım özel egzersizlerle desteklenmesi semptomların ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Pelvik taban egzersizlerinin çeşitliliği ve zorluk derecesi kişiden kişiye değişmekle birlikte mutlaka pelvik taban fizyoterapistlerinin önderliğinde yapılmalıdır. Yanlış yapılan egzersizler çoğu zaman şikayetleri arttırarak kişinin yaşam kalitesini düşürmektedir o nedenle uzman bir ekiple çalışmak oldukça değerli olacaktır.
  • İnternal Sakral Sinir Stimülasyonu: Halk arasında mesane pili olarak bilinir. Sakral sinir stimülasyon (nöromodülasyon) ameliyatlarının bir parçası olup inkontinansa sahip olan kişilerde teknolojik bir girişimdir.
  • Askı Cerrahileri: İnkontinansın cerrahi müdahale yöntemlerinden ikisi TVT (transvaginal tape uygulaması) ve TOT (transobturator tape uygulaması) ameliyatlarıdır. Bu cerrahi operasyonlarda, anestezi altındaki bireye vajinal yoldan müdahale edilerek mesane boynu kaldırılır ve genital bölgedeki kemik yapısına asılır ya da vajina içerisine sabitlenir.

Öncelikli olarak şubelerimize başvuran her danışanımızdan alanında uzman ve tecrübeli bir ekip tarafından ayrıntılı bir hikâye alımı ve fizik muayene gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda danışanlarımızın pelvik taban kaslarının kuvveti ve işleyiş mekanizmaları pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra danışanımızın pelvik taban kasları ile bağlantılı olan core kaslarını, solunum kaslarını ve postürlerini de değerlendirip kişiye özgü egzersiz programımızı hazırlıyoruz.

Pelvik taban fizyoterapistleri tarafından uygulanan ilk seansımızda danışanlarımıza pelvik taban sağlığı hakkında eğitim veriyoruz. Eğitim seansı içerisinde günlük yaşam alışkanlıkları, tuvalet alışkanlıkları, beslenme alışkanlıkları ve de izlenecek olan yol haritası hakkında bilgilendirmeler ve düzenlemeler yer almaktadır. Takiben ikinci seansımızda ise yine pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından uygulanan pelvik taban kas rehabilitasyonuna başlıyoruz. Uyguladığımız pelvik taban kas rehabilitasyon seanslarında solunum egzersizleri, manuel terapi yaklaşımları, elektroterapi uygulamaları, biofeedback eşlikli pelvik taban kas eğitimi ve klinik egzersiz yaklaşımlarından oluşan kombine fizyoterapi yaklaşımlarını kullanıyoruz. Danışanımızın pelvik taban kaslarını fark etmesi ve doğru çalıştırabilmesi için birebir kas eğitimini desteklemek amacıyla teknolojik ekipmanları seanslarımıza dahil ediyoruz.

Seansların gidişatı, kişinin ihtiyacına yönelik olarak şekillenmekle birlikte danışanın kaç seans alacağı ve seansların ne kadar uzun süreceği danışanın sürece olan cevabının durumuna göre değişmektedir. Rehabilitasyon merkezli yaklaşımımızın “kişiye özel” olmasına çok önem veriyor o nedenle her danışanımıza özel bir yaklaşım sunuyoruz. Başarı oranlarımızın bu denli yüksek ve kalıcı olmasını da bütüncül yaklaşım anlayışımıza borçluyuz.

Müdahale edilmeyen veya geciktirilen işeme ve bağırsak disfonksiyonları, ilerleyen dönemlerde çok daha ciddi problemlere yol açarak kişinin yaşam kalitesini etkileyebilmektedir. Örneğin damlatma tarzı idrar kaçırma doğum sonrasında normalleştirilip iyileşmezse ise, ilerleyen dönemlerde annelerin bez takmasına hatta dışkı kaçırmasına kadar giden bir pelvik taban problemine evrilebilmektedir. O nedenle işeme ve bağırsak problemleri, ciddiyetinin durumuna bakılmaksızın, normalleştirilmeden mutlaka müdahale edilmelidir.