Sakrokoksigeal Teratom

Sakrokoksigeal Teratom

Nedir, Ne kadar yaygındır?

Sakrokoksigeal teratom, doğumdan önce anne karnında gelişen ve bebeğin kuyruk sokumu (koksiks) olarak bilinen omurganın tabanında büyüyen bir tümördür. Tümör genellikle deri ile kaplıdır ancak nadiren zar gibi ince şeffaf bir doku ile de kaplı olabilir. Çoğu tümörün içinden geçen birçok kan damarı vardır. Birçok farklı boyutta olabildikleri gibi bazen arkadan içeriye doğru bağırsaklara ve mideye doğru gelişerek büyüyebilirler. Tümörler genellikle kanserli değildir iyi huyludur fakat tedavi edilmezse tehdit oluşturabilirler. Teşhis edildikten sonra her zaman cerrahi olarak çıkarılması gerekir.

Sakrokoksigeal teratom nadirdir ve yaklaşık 35.000- 40.000 doğumda 1 görülür. Kız çocuklar erkeklere oranla iki kat fazla etkilenirlerken, erkek olgularda malignite daha çok görülür.

Sakrokoksigeal tümörler bulundukları yere ve nasıl olduklarına göre sınıflandırılır:

  • Tip 1: Tümör vücudun dışındadır ve kuyruk kemiğine yapışıktır.
  • Tip 2: Tümörün bir kısmı vücut içinde bir kısmı ise vücudun dışındadır.
  • Tip 3: Tümörün büyük kısmı çocuğun karnının içindedir ancak dışarıdan görülebilir.
  • Tip 4: En ciddi tümörlerdir. Dışarıdan görülmezler. Vücudun içinde kuyruk sokumu seviyesinde bulunurlar.
  • Fetal sakrokoksigeal teratom; küçük ve içeride yerleşmiş şekilde olan teratomlar mesane ve diğer organların konumlarını bozacak şekilde olmadığından gebelikte ultrason altında görülmeyebilir. Büyük fetal sakrokoksigeal teratomlar ise rutin kontroller esnasında hemen fark edilir.
  • Yenidoğan sakrokoksigeal teratom; tümör sakral bölgeden çıkıntı yapan bir kitle olarak ortaya çıkar.
  • Bebeklerde ve küçük çocuklarda sakrokoksigeal teratom; tümör sakro-pelvik bölgede mesane veya kalın bağırsağın son kısmı olan rektuma bası yapan ele gelen kitle olarak ortaya çıkar.
  • Büyük çocuklarda ve yetişkinlerde sakrokoksigeal teratom; tümör rektal muayene sırasında anlaşılır.

Sakrokoksigeal teratomların nedeni bilinmemektedir. Ancak araştırmacılar bebeğin anne karnındaki gelişimi sırasında üreme hücrelerinin farklılaşarak anormal bir gelişme göstermesi sonucunda buna neden olduğunu söylemektedirler.

Sakrokoksigeal teratomlarda ortaya çıkan semptomlar tümörün boyutuna ve konumuna bağlı olarak değişir. Küçük tümörler genellikle herhangi bir belirtiye neden olmazken daha büyük tümörlerde doğum sonrası cerrahide bazı zorluklar yaşanabilir.

1. Sakrokoksigeal teratomlar fetüste hızla büyüyebilir ve hidrops olarak bilinen bir durum olan fetal kalp yetmezliği ile sonuçlananabilir.

2. Kalbin genişlemesi ve akciğer, kalp ve karın bölgesindeki boşluklarındaki vücut dokularında sıvı birikmesi gözlenir.

3. Anne için hidrops; akciğerlerde şişme ve hipertansiyon gibi benzer semptomlara neden olabilir.

4. Genitoüriner ve gastrointestinal kanalların tıkanmasına bağlı olarak bazı semptomlara neden olabilir.

  • Kabızlık
  • Artmış dışkı sıklığı
  • İdrar yolu enfeksiyonları

5. Fetüste ve yeni doğanda anüs deliksiz olabilir.

6. Ameliyat komplikasyonları arasında;

  • Nörojenik mesane
  • Nörojenik bağırsak
  • İdrar kaçırma
  • Fekal inkontinans (kaka kaçırma) gibi bazı problemler sinir hasarına bağlı olarak görülebilir.
  • Ultrason: Birçok sakrokoksigeal teratom doğum öncesinde rutin kontroller esnasında ultrasonda fark edilir.
  • Kan testi: Amniyotik sıvı alınarak veya kan tahlili ile alfa-fetoprotein düzeyine bakılır.
  • Fetal MR taraması: Doğum öncesi teşhislerde tümörün bulunduğu yeri ve büyüklüğünü tanımlamak için yapılır.
  • BT (Bilgisayarlı Tomografi): Cerrahi öncesi doku yapısının kesitlerini görmek için tercih edilir.
  • Tüm bu tetkikler ameliyat öncesi durumda gerçekleştirilir. Ameliyat sonrasında mesane ve bağırsak problemi yaşayan çocuklar için ise şu tetkikler gereklidir:
  • Hikaye: Öncelikle ekibimize başvurduğunuzda çocuğunuz hakkında detaylı bilgileri öğrenerek süreç için yol çizeriz. Cerrahi geçmişi, mesane ve bağırsak belirtileri sorgulanarak fikir sahibi oluruz.
  • Laboratuvar Tetkikleri: İdrar tahlili ve idrar kültürü bakılmalıdır. İşeme sonrasında mesanede kalan idrar miktarının ölçülmesi iyi bir değerlendirme için önemlidir. Mesane ve işeme fonksiyonlarını değerlendirmek için ürodinamik değerlendirmeler yapılmalıdır. İşeme akış hızı ve süresi üroflovmetri ile ölçülmelidir.
  • Fizik Muayene: Pelvik taban kaslarının fonksiyonelliğini değerlendirmek için gereklidir. Ayrıca perine bölgesindeki ameliyat izleri ve skar dokular, abdominal bölge kaslarının, core stabilizasyon kaslarının, solunumun ve diğer çevredeki yardımcı kasların değerlendirmesi yapılır.
  • Nörolojik Muayene: Ameliyat sonrası sinir hasarına bağlı gelişen bir durumun söz konusu olup olmadığını anlamak adına nörolojik bulguların değerlendirilmesi önemlidir. Nörolojik muayenede; refleksler, duyu ve istemli pelvik taban kas kasılmasına bakılmaktadır.
  • Mesane ve Bağırsak Günlüğü: Mesane ve bağırsağın çalışma düzenini anlamak için bu günlükler önemlidir. 2 günlük mesane günlüğü ile tükettiği ve çıkardığı sıvı miktarlarının, işeme sıklığının ve saatlerinin not edilmesi gerekir. Bağırsak günlüğünde ise Bristol Dışkı Ölçeğine göre bir haftalık bir dışkı tipi, sıklığı, dışkı kaçırma ve karın ağrısı şikayeti ile tuvalete gitme gibi durumların not edilmesi gerekir.
  • EMG’li Pelvik Taban Kas Aktivasyon Ölçümü: Fiziksel muayenede yapılan değerlendirmenin daha objektif veriler sunması açısından pelvik taban kaslarının hareketi ve işlevselliğini değerlendirmek için yüzeyel elektrotlarlarla EMG ölçümleri yapılmaktadır. Pelvik taban kaslarının kasılma ve gevşeme yeteneği hakkında bilgi verir.

Doğumdan sonra tümörlü doku cerrahi ile çıkarılır. Eğer dokuda kanserli bir yapı varsa veya nüks ettiyse radyoterapi ve kemoterapi uygulanır. Mesane ve bağırsak için çözüm önerileri ise şöyledir:

  • Biofeedback: Çocuklara pelvik taban kasları hakkında görsel ve işitsel bilgiler sunarak kas kontrolünün gelişmesini sağlar. İstemli kas aktivasyonunun sağlanmasında etkili bir seçenektir.
  • Elektrik Stimülasyonu: Sakral veya tibial sinir üzerinden yüzeyel elektrotlarla uygulanarak mesane ve bağırsağın sinir yollarını uyarır ve mesane ve bağırsak hissinin artmasına, motor kontrolün gelişmesine yardımcı olur.
  • İlaç Kullanımı: Kabızlık problemi yaşayan çocuklarda dışkının yumuşatılması için ya da boşaltım yapamayan çocuklar için ise lavman gibi ilaçlar doktor kontrolünde olacak şekilde önerilir.
  • Temiz Aralıklı Kateterizasyon (TAK): Çeşitli nedenlerle idrarını yapamayan ya da idrarını kontrol edemeyen kişilerde mesanedeki idrarın boşaltılmasını sağlayan üretradan mesaneye sokulabilen ince esnek tüplerdir.
  • Davranışsal Eğitimler: Yaşam stili değişiklikleri ve doğru tuvalet pozisyonu fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımlarına ek olarak önerilmektedir. Yeterli ve gün içine yayılarak alınan sıvı tüketimi, mesaneye zararlı bazı yiyecek ve içeceklerin tüketilmemesi gibi değişiklikler faydalı olacaktır.

Öncelikli olarak şubelerimize başvuran her danışanımızdan alanında uzman ve tecrübeli bir ekip tarafından ayrıntılı bir hikaye alımı ve fizik muayene gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda danışanlarımızın pelvik taban kaslarının kuvveti ve işleyiş mekanizmaları pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra danışanımızın pelvik taban kasları ile bağlantılı olan kor kaslarını, solunum kasları ve postürleri de değerlendirip kişiye özgü egzersiz programımızı hazırlıyoruz.

Pelvik taban fizyoterapistleri tarafından uygulanan ilk seansımızda danışanlarımıza sağlıklı mesane ve bağırsak eğitimi (üroterapi) veriyoruz. Üroterapi seansı içerinde günlük yaşam alışkanlıkları, tuvalet alışkanlıkları, beslenme alışkanlıkları ve de izlenecek olan yol haritası hakkında bilgilendirmeler ve düzenlemeler yer almaktadır. Takiben ikinci seansımız da ise yine pelvik taban fizyoterapistlerimiz tarafından uygulanan pelvik taban kas rehabilitasyonuna başlıyoruz. Uyguladığımız pelvik taban kas rehabilitasyon seanslarında solunum egzersizlerini, manuel terapi yaklaşımlarını, elektroterapi uygulamalarını, biofeedback eşlikli pelvik taban kas eğitimini ve klinik egzersizleri yaklaşımlarından oluşan kombine fizyoterapi yaklaşımlarını kullanıyoruz. Danışanımızın pelvik taban kaslarını fark etmesi ve doğru çalıştırabilmesi için birebir kas eğitimini desteklemek amacıyla teknolojik ekipmanları seanslarımıza dahil ediyoruz.

Sürecin gidişatı, kişinin ihtiyacına yönelik olarak şekillenmekle birlikte danışanın kaç seans alacağı ve seansların ne kadar uzun süreceği danışanın sürece olan cevabın durumuna göre değişmektedir. Rehabilitasyon merkezli sürecimizin “kişiye özel” olmasına çok önem veriyor o nedenle her danışanımıza özel bir yaklaşım sunuyoruz. Başarı oranlarımızın bu denli yüksek ve kalıcı olmasını da bütüncül yaklaşım anlayışımıza borçluyuz.

Çocuklarda mesane ve bağırsak sorunlarının birçok sonucu olmaktadır. Bunlardan ilki psikolojik olarak etkilenmeleridir. Birçok çocuk için hala bez kullanıyor olmak çevresi tarafından dalga konusu edilebilmektedir. Sürekli bir kokunun olması veya idrar kaçırma gibi sorunlar çocuğun özgüvensiz olmasına neden olarak sosyal izolasyona yol açabilir. Uzun süreli kabızlık problemi yaşaması da yine çocuğun huzursuz bir hal içinde olmasına neden olabilir.

Mesane ve bağırsak problemlerinin ilerlemesi halinde gelişebilecek diğer sorunlar ise mesane kas yapısının sfinkter ile ilişkisinin bozularak sorunların ilerlemesine neden olmasıdır. Sık tekrar eden idrar yolu enfeksiyonları da böbrekler için tehdit oluşturabilir.

Sakrokoksigeal teratom nedir?

Sakrokoksigeal teratom, doğumdan önce anne karnında gelişen ve bebeğin kuyruk sokumu (koksiks) olarak bilinen omurganın tabanında büyüyen bir tümördür. Tümörler genellikle kanserli değildir iyi huyludur fakat tedavi edilmezse tehdit oluşturabilirler. Birçok farklı boyutta olabildikleri gibi bazen arkadan içeriye doğru bağırsaklara ve mideye doğru gelişerek büyüyebilirler. Teşhis edildikten sonra her zaman cerrahi olarak çıkarılması gerekir.

Sakrokoksigeal teratom oluşmasının nedenleri nelerdir?

Sakrokoksigeal teratomların nedeni bilinmemektedir. Ancak araştırmacılar bebeğin anne karnındaki gelişimi sırasında üreme hücrelerinin farklılaşarak anormal bir gelişme göstermesi sonucunda buna neden olduğunu söylemektedirler.

Sakrokoksigeal teratom pelvik tabanı nasıl etkiler?

Sakrokoksigeal teratomla doğan çocuklar kısa bir süre içinde cerrahi geçirir. Cerrahi tümörün bulunduğu yere ve büyüklüğüne göre değişse de pelvis ve çevresindeki kasların kesilerek yapıldığı bir işlemdir. Bu da pelvik taban kaslarının direk etkilenmesine neden olarak fonksiyonelliğini kısmen kaybetmesine neden olabilir. Bir diğer problem ise cerrahiye bağlı olarak gelişen sinir hasarlarının da pelvik taban disfonksiyonlarına yol açabileceğidir.

Sakrokoksigeal teratomda görülen mesane ve bağırsak problemleri nedir?

Nörojen mesane ve bağırsak semptomları görülebilir.

  • Kabızlık
  • Zor dışkılama
  • Fekal inkontinans (kaka kaçırma)
  • Bağırsak doluluk hissinde azalma
  • İdrar kaçırma
  • Mesaneyi tam boşaltamama hissi
  • İdrar yolu enfeksiyonları

Sakrokoksigeal teratomda görülen pelvik taban problemleri için nasıl çözüm üretiyor?

Gelişen nörojen mesane ve bağırsak semptomlarını azaltmak ve hasar gören pelvik tabanı fonksiyonel hale getirmek için kombine bir pelvik taban kas rehabilitasyonu uygulaması yapılır. Bu sürecin içeriğini öncelikle detaylı bir hikaye alımından sonra bazı davranış değişikleri tavsiyesi oluşturur. Gerek manuel gerek teknolojik cihazlardan yardım alarak değerlendirdiğimiz pelvik taban kasları ile kişiye özel program uygularız. Bu süreçte biofeedback gibi bazı yardımcı cihazlardan yararlanırız. Çocuğu bir bütün olarak ele alır ve aynı zamanda solunum, core stabilizasyon gibi egzersizlerden de yararlanırız.